Süleyman Seba,
Ağustos ayı sürecinde ülke gündemi bir çok olay ile meşgul edildi. Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı, YAŞ kararları açıklandı ve yeni komutanlar görevlerine geldiler. Komutanlar komutanı ve Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Bu arada, yaşadığımız ülkenin yönetiminin temel ilkelerini oluşturan Anayasa’nın değişik zamanlarda ama hep aynı kişi ve kişiler tarafından çiğnendiği iddia edildi. Sonra birileri kalkıp Yeni Türkiye ve Yeni Anayasa yapılması gerektiğini söyledi. (Kimse kalkıp da sormadı, Eğer çiğnenecek ise Anayasaya ne gerek var?)
Kısacası her gün herkes birşeyler söyledi. Muhalefet, iktidarı her yaptığı iş yüzünden eleştirirken, iktidar ve onun Akıncı Beyleri, tam bir biat kültürü içerisinde eleştirilerin içeriğine dahi bakmadan, iktidarı savunmak için meydan meydan ( af edersiniz burada medya medya mı demeliydim acaba. Kim bilir belki de TV TV demeliydim) dolaştılar. Bazen bu savunma mekanizması o kadar ileri gitti ki sanki diyanet işlerinin tek bir merkezden yaydığı Cuma hutbesi gibi herkes aynı şeyi söyledi.
Yani kısaca, son bir ay içerisinde herkes konuştu. Çok şey söyledi. BU yazıya başlamadan önce kim ne söylemiş diye bütün gazete haberlerini araştırdım. Evet, herkes konuşmuş. Muhalefet konuşmuş. Muhalefet kendi içinde muhalefet - iktidar telaşına düşmüş. İktidar konuşmuş en çok eleştirdiği Tek Parti dönemindeki uygulamaları taklit etmeye çalışarak, otoriterleşmiş bir hareketle, özü atamaya dayalı bir seçim sistemiyle malumun ilanını yapmış. Atanarak seçilenler bir araba dolusu selamı bin yıl gerilere kadar taşıyarak tarihe selam ederken. Kurutuluş Savaşı örneğini vermek yerine Fetret devrini anlatmış ve O döneme Devletimiz demiş.
Ama hiç birisi Süleyman Seba nin bir cümlede anlattığını anlatamamış. Bir insan ki 16 senelik hizmet sürecinde çok az konuşmuş. Ayinesi (aynası) iştir kişinin, Lafa bakılmaz düşüncesi ile hareket etmiş. Sonra da giderken demiş ki
“BEŞİKTAŞA HİZMET ETMEK İSTİYORSANIZ, KİMSENİN ADAMI OLMAYACAKSINIZ”
Ruhu Şad olsun