SAYILMAYANLAR
Erkek egemen bir dünyada kadın olmak zordur. Hele hem kadın hem de Türkiye’de doğdu isen zorluk biraz daha arter. Bu iki zorluğa bir de Doğu Anadolu ve, veya Güneydoğu Anadolu’da kendini daha fazla duyumsatan töre baskısını eklediğimizde, kadın olmanın ne kadar dayanılmaz bir ağırlığı olduğunu tahmin etmek iyice zorlaşır.
Birçok yaşanmışlıklardan yola çıkarak bu zorlukları sizlerle paylaşmaya çalıştım. Ayşe ve Behice bu varoluş savaşının iki savaşçısıdırlar. Saime ise 14 yaşının verdiği çocukluk duygularının kurbanı. O an geldiği ikiz kardeşi Saim’in gözlerinde aradığı merhamet. Selma Ana’nın evladı için verdiği mücadele.
Güneydoğu Anadolu’da bu olaylar yaşanırken batıda, dünyanın en önemli anakentlerinden bir olan İstanbul’da ise 16.cı doğum günü partisine hazırlanan Tuğba’nın bir trafik kazası ile ölümle burun buruna gelmesi. Paranın her şeyi alabileceğini düşünenlerin, yaşamı satın alamayacaklarının acı tecrübesini yaşamaları. 16 lı yaşların heyecanı ile duyulan aşkın gençlere verdiği cesaret.
Kitabım SAYILMAYANLAR raflarda yerini aldı. Umarım beğenirsiniz.
| Bir kan gölünde dünyaya geldik, Kan balıkları gibiydik, Soluk almayı öğrendik Yanımızdan akan kanlar arasında Sonra çiçek açtık kanla sulanan topraklarda Kardelen dediler bize Oysa bizler kanı deldik te geldik
|
“Barışın temeli ve aydınlığın meşalesi kadınların elindedir. Toplumu kalkındırmak istiyorsanız kadınlarınızı eğitiniz”
………
Size son kez söylüyorum. Yüreği yaralı bir ananın önünde durmayın. Ya vurun, ya da yolundan çekilin.
………
Hayat ne garipti. İki insan aynı dolmuşta yan yana oturmuşlardı. İkisi de ayni kişiye odaklanmıştı. Biri yaşatmak, diğeri öldürmek için.
………
Bu defa fiziksel bir ölüm yoktu belki, ama kurşunların yerini alan davranışlar, bir aşkı hedef alıyordu, bir gençlik hayalini öldürüyordu. Herkesin biteceğini söylediği aşk öldürülmüştü.
Saygılarımla