Cumhuriyet Kadınları,
Bu yıl cumhuriyetimizin 91.ci yılını kutladık. Ülkemizin sokaklarında bayraklarımız ellerimizde kızlı erkekli yollara düştük. Birkaç saat yürüdük ve sloganlar attık. Başarılı bir şekilde Cumhuriyetimize sahip çıkmanın haz ve huzuru ile evlerimize döndük ve yattık. Tıpkı 91 yıldır yaptığımız gibi. Düşündük ki, biz böyle yapınca Cumhuriyet ‘e hiçbir şey olmayacak.
Atatürk’ün bir devrimci olduğunu ve devrimlerini belirli başlıklar altında topladığını, Devrimin dinamik olduğunu ve değişen zamanın yeni devrimlere ihtiyaç duyacağını ve Çağdaş Dünyaya ancak b öyle ulaşılabileceğini bir kenara bıraktık.
Bir grup aydın (ya da kendini aydın sanan) önce Atatürk devrimlerine sahip çıkmak yerine, Atatürk’ün de eleştirilebilir olması gerektiğini ve bunun demokrasi gereği olduğunu söyleyerek, devrimlerin üzerinin bir bir çizilmesini seyrettiler.
Olaylar, olaylar, kimimiz ulusalcı olduk suçlandık, kimimiz Kemalist olduk yadırgandık, kimimiz Aydın ve demokrat olduk hiçbir şeyi beğenmez olduk, kimimiz ikinci Cumhuriyetçi olduk Cumhuriyet değerlerini elimizden geldiğince çamurla sıvadık.
Ve bu günlere geldik. Şu anda perde arkasına saklanmış, ışıklarını kapatmış bir Cumhuriyet’i bizlere bakarken görür gibiyim.
Kadınlarımız; Cumhuriyet’in gerçek bekçileri. İstiklal savaşı ve Cumhuriyetimiz onlarsız kazanılamazdı ve onlarsız da korunamaz. Atatürk bu konuda çok net mesajlar vermişti.
Atatürk, 1918 yılında Karlstad’da kaldığı günlerde, oradaki kadınların özgür yaşam tarzlarını görünce, günlüğüne şöyle bir not düşer; Mümkün müdür ki, bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok ki yükselme adımları, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmak gerekir. böyle olursa inkılâp muvaffak olur.”
Daha sonra, 16 Temmuz 1921 Ankara’da
Öğretmen Okulu’nda toplanan Birinci Maarif Kongresi’nde ayrı yerlere oturtulmuş kadın ve erkekleri görünce Öğretmenler Derneği Başkanı’na söyledikleri:
“ne yapmışsınız siz? Toplantıya kadın öğretmenleri de çağırmışsınız, onları ne diye erkeklerden ayrı oturttunuz? Utanmıyor musunuz? Ayıptır. Kendinize mi güveniniz yok, yoksa bu hanımların iffetine mi? bir daha kadınların erkeklerden ayrı tutulduğunu duymayayım.”
Diyerek kadınların Cumhuriyet içinde asıl ve asil yerlerini alması uygulamasını başlatır.
Bu gün, Cumhuriyetimizin 91. inci yılını kutladığımız günlerde, Cumhurbaşkanı halka hitap edeceği zaman, kadınlar ve erkekler iki ayrı grup olarak toplanıyor, aralarına demir kafesle konuluyor ve biz hala Cumhuriyet yürüyüşleri yaparak onu korumaya çalışıyor, Atatürk’ün diktatör olduğunu kanıtlamaya çalışıyoruz. O perde arkasında can çekişen Cumhuriyet, önümüzdeki seçime gözünü dikmiş kaderini bekliyor.
Saygılarımla