Sevgili Gençler,

Sizler ne kadar farkındasınız bilmiyorum ancak her geçen gün içime yeni bir kor ilave oluyor. Bu gün bir darbe d aha yedi yüreğim. Her yıl Nisan ayında yaşanan Lale Şenliğinin ilk günlerindeyiz, Bu gün ben de Emirgan korusuna gittim. Ülkemiz adına yapılan güzel her şeyi alkışlamanın, her medeni insana yakıştığını hep söylerim. Böyle idi niyetim. Koru muhteşem. Her şey özenle hazırlanmış. Temiz hava, bol oksijen, yerler rengarenk lale ve sümbüller. Tam bir renk cümbüşü ve insan mahareti ile hazırlanmış doğa cenneti. Ne güzel. Elinize sağlık. Güvenlik ve düzen de çok iyi hazırlanmış. Temizlik hat safhada.

Peki şimdi diyebilirsiniz ki, peki kardeşim derdin ne?

Dedim, orda sizler yoktunuz. Kimler mi vardı? Ben kimlerin varlığını söylemekten se şahit olduğum bir olayı anlatayım.

İki Molla gördüm önce uzaktan, bir güvenlik görevlisi ile konuşuyorlardı. Yolumuzun üzerindelerdi ve biz yanlarında fotoğraf çekmek üzere durduğumuzda, konuşmalara ister istemez şahit oldum. Sohbet ne koru üzerine idi ne de laleler. İki molla,  bu genci aralarına almışlar tam bir beyin yıkama işine girişmişlerdi. Lider olduğu konuşmalarından belli olanı Kuran’da olduğunu iddia ettiği ayetler (ki bana pek okuduklarım gibi gelmedi) ile İslam’dan bahsediyor ve Müslüman olmayanların ölümden sonra çekecekleri kabir azabını anlatıyor ve henüz 20 li yaşlardaki bir genci ÖLÜMLE KORKUTUYOR veya isterseniz İslam, Kuran ve Ölümü kullanarak tehdit ediyordu. Konuşmanın akabinde gözüm ister istemez parkta başka neler oluyor diye aranmaya başladı. Onları gördüm. Mollaları gördüm. Yani Mollalar görev başında idi. Ziyaretçiler ise Mollalar için gerek kıyafetleri ve gerekse davranışları ile tam bir av gibi ortalarda dolanıyordu.

Sevgili Gençler unutmayınız ki tohumlar birer birer ekilir ve onların büyüklüğünü ve ne kadar çoğaldığını topraktan çıkınca anlarsınız. Ama o ekini biçmek çok zordur. Yıllar alır. Toprağı biçmeniz, nadasa bırakmanız ve yeniden ekmeniz gerekir. Unutmayınız. Zaten Şair Özdemir Asaf, Dünyanın tek kelimelik en uzun şiirini yazarken “TOHUM” demiş ve bırakmıştır.

Hazır söz şairlerden açılmışken size bir de Azeri bir şairden bahsedeyim.

 Şairimiz Mirza Alekber Sabir. Eminim İnternette hakkında yazılmış çok şey bulabilirsiniz. Bence aramaya ve okumaya değer. Cesaretli bir şairdir ama korkuları da vardır bu şairin. Bu şiiri bestelenmiş halini  Zerrin Özer’in sesinden dinlemiş olanlar vardır belkide.

“ay balaaaaam...
tek başıma çıkirem men 
dağlara bala dağlara bala dağlara
dağlara bala dağlara 
yangını volkan görirem, 
cin görirem, can görirem 
mezarda hortlak görirem 
bin türlü tufan görirem 
gullili yaban görirem (gulyabani) korkmirem, 
korkmirem bala korkmirem

ay balaaaaam...
şafak vakti düşürem men 
çöllere bala çöllere bala çöllere
çöllere bala çöllere
kükremiş aslan görirem, 
kan yiyen sırtlan görirem 
dalgalı umman görirem, 
can görirem, cin görirem, 
mezarda hortlak görirem 
bin türlü tufan görirem 
gullili yaban görirem korkmirem, korkmirem bala korkmirem

ay balaaaaam...
bu korkmamazlığım ile bu korkmamazlığım ile 
vallahi bala, billahi bala, tillahi bala 
harda bir softa görirem, 
harda bir yobaz görirem, 
harda bir molla görirem korkirem, 
korkirem bala korkirem 
dalkavuk fikirlerinden, riyakar zikirlerinden 
korkirem bala korkirem bala korkirem 
korkirem bala korkirem.” 

Bilmem anlatabildim mi gençler.  Siz yoktunuz orada. Sizin olmadığınız yerde kimler vardı size onu anlatmaya çalıştım.

Saygılarımla

3 Nisan 2016

Yorumlar