Gizli Gündem,
Ülkemizin Başbakan’ı dün, yani 25 Eylül 2010 tarihinde hiç bir akreditasyona gerek duymadan nerdeyse bütün medya temsilcilerini biraraya topladı. Uzun bir konuşma yaparak referandum sonuçlarını değerlendirdi. %42 lik “hayır” oyu verenleri kendisine oy vermeyenler olarak değerlendirerek bir anda %58 e sahip çıktı. Konuşmasına devam ederken de bu %42 lik “hayırcı”larla empati kurması gerekliliğini söyledi. Ne güzel söyledi...
Sonra bir şey daha söyledi;
“Bizim, gizli gündemimiz yok.”
Aslında çok doğru söyledi. Gizli bir gündem yok. Şimdi herşeyi açık açık söyleyebiliyorlar. Gizli gündem çok gerilerde kaldı. O eskidendi.
Sayın, Başbakan ve AKP iktidarının bu güne kadarki icraatlarında kaç tane açık ve net ifade ve icraat göreceksiniz. Bunların her biri gündemlerini açık ve net ortaya koyuyor aslında. Ha! Eğer anlamıyorsan, sorumlusu Başbakanın değil ki, sensin. O yarin bir gün karşına çıkıp da “Banane kardeşim ben bu güne kadar ne yaptımsa göstere göstere yaptım. Sen anlamadıysan kabahat bende mi?” derse yerden göğe kadar hakkıdır.
Ben buraya bir liste yapmak amacında değilim ama bir kaç örnek de vermezsem yukarda söylediklerim havada kalır....
-Deniz Feneri olayı; Hadi diyelim Türk yargısına güvenilmedi, taraflı bulundu, peki o içinde dahil olmak istenen Avrupa Topluluğu’nun en önemli üyesi olan Almanya’nın da mı hukukuna güvenmedik... Ne yaptık olayın kahramanına?
- Cumhurbaşkanlığı seçimi mesela,
-Rektör atamalarında gözümüzün içine baka baka en az oyu alan kişileri Cumhurbaşkanı marifetiyle tayin etmeler,
- Medya üzerinde yapılan baskılar. Hem “Bi taraf olan, bertaraf olur” denecek, hem de “taraf” olup ama aynı taraf olmıyanlar üzerine tüm saldırı okları atılacak. Aslında demek istenen şuydu galiba “Ya bu taraf olursunuz, ya bertaraf olursunuz”
-Kurumları ele geçirme politikaları mesela, YÖK, TRT daha sonra Yargı, şimdi ÖSYM.
Bunca yıldır ÖSYM, sınav yapar. Zaman zaman bazı aksaklılar mutlaka olmuştur ama “soru çalmak” yani; hırsızlık yapmak, çalışanın hakkını yemek, “kul hakkına göz dikmemk” hiç olmamıştı. Tıpkı daha onlarca, belkide yüzlerce daha önce hiç olmamış olayların bu dönemde olduğu gibi. Sonuç ne oldu. Eski başkan gitti, anında yenisi tanadı. Kim atandı peki?. .....
Bu aşamada ilk yapılan değişim ne ?
Milli Eğitim Bakanlığı “Öğretmen Seçme Sınavını” kendisi yapacak?
Bilginin ve becerinin ikinci planda olduğu “taraf” olmanın ön planda olduğu bir ülkede. Bu imtahana kim girecek ? Bu ülkenin Üniversitelerinde eğitimini tamamlamış olan yeni mezunlar.
İmtahan neden yapılır ? Seçmek için ya da elemek için
Madem seçeceksin o zaman neden üniversitedeki mezuniyet ve başarı değerlerine bakmıyorsun da yeniden imtahan ediyorsun?
Ben listeye ek yaparken aldım başımı gidiyorum..
Dedim ya Başbakan haklı gizli gündemi yok. Emin adımlarla gidiyor hedefine!!!